Sûre
(0) Fâtiha / الْفَاتِحَةِfatiha
(1) Bakara / الْبَقَرَةِbakara
(49) Âl-i İmrân / اٰلِ عِمْرٰنَal-i-imran
(76) Nisâ / النِّسَاءِnisa
(105) Mâide / الْمَائِدَةِmaide
(127) En’âm / الْاَنْعَامِenam
(150) A’râf / الْاَعْرَافِaraf
(176) Enfâl / الْاَنْفَالِenfal
(186) Tevbe / التَّوْبَةِtevbe
(207) Yûnus / يُونُسَyunus
(220) Hûd / هُودٍhud
(234) Yûsuf / يُوسُفَyusuf
(248) Ra’d / الرَّعْدِrad
(254) İbrahim / اِبْرٰه۪يمَibrahim
(261) Hicr / الْحِجْرِhicr
(266) Nahl / النَّحْلِnahl
(281) İsrâ / الْاِسْرَاۤءِisra
(292) Kehf / الْكَهْفِkehf
(304) Meryem / مَرْيَمَmeryem
(311) Tâhâ / طٰهٰtaha
(321) Enbiyâ / الْاَنْبِيَاءِenbiya
(331) Hac / الْحَجِّhac
(341) Mü’minûn / الْمُؤْمِنُونَmuminun
(349) Nûr / النُّورِnur
(358) Furkân / الْفُرْقَانِfurkan
(366) Şuarâ / الشُّعَرَاءِsuara
(376) Neml / النَّمْلِneml
(384) Kasas / الْقَصَصِkasas
(395) Ankebût / الْعَنْكَبُوتِankebut
(403) Rûm / الرُّومِrum
(410) Lokman / لُقْمٰانَlokman
(414) Secde / السَّجْدَةِsecde
(417) Ahzâb / الْاَحْزَابِahzab
(427) Sebe’ / سَبَأٍsebe
(433) Fâtır / فَاطِرٍfatir
(439) Yâsîn / يٰسۤyasin
(445) Sâffât / الصَّاۤفَّاتِsaffat
(452) Sâd / صۤsad
(457) Zümer / الزُّمَرِzumer
(466) Mü’min / الْمُؤْمِنِmumin
(476) Fussilet / فُصِّلَتْfussilet
(482) Şûrâ / الشُّورٰىsura
(488) Zuhruf / الزُّخْرُفِzuhruf
(495) Duhân / الدُّخَانِduhan
(498) Câsiye / الْجَاثِيَةِcasiye
(501) Ahkâf / الْاَحْقَافِahkaf
(506) Muhammed / مُحَمَّدٍmuhammed
(510) Fetih / الْفَتْحِfetih
(514) Hucurât / الْحُجُرَاتِhucurat
(517) Kâf / قۤkaf
(519) Zâriyât / الذَّارِيَاتِzariyat
(522) Tûr / الطُّورِtur
(525) Necm / النَّجْمِnecm
(527) Kamer / الْقَمَرِkamer
(530) Rahmân / الرَّحْمٰنِrahman
(533) Vâkıa / الْوَاقِعَةِvakia
(536) Hadîd / الْحَد۪يدِhadid
(541) Mücâdele / الْمُجَادَلَةِmucadele
(544) Haşr / الْحَشْرِhasr
(548) Mümtehine / الْمُمْتَحِنَةِmumtehine
(550) Saff / الصَّفِّsaff
(552) Cuma / الْجُمُعَةِcuma
(553) Münâfikûn / الْمُنَافِقُونَmunafikun
(555) Teğâbun / التَّغَابُنِtegabun
(557) Talâk / الطَّلَاقِtalak
(559) Tahrîm / التَّحْر۪يمِtahrim
(561) Mülk / الْمُلْكِmulk
(563) Kalem / الْقَلَمِkalem
(565) Hâkka / الْحَاقَّةِhakka
(567) Meâric / الْمَعَارِجِmearic
(569) Nûh / نُوحٍnuh
(571) Cin / الْجِنِّcin
(573) Müzzemmil / الْمُزَّمِّلِmuzemmil
(574) Müddessir / الْمُدَّثِّرِmuddessir
(576) Kıyâmet / الْقِيٰمَةِkiyamet
(577) İnsan / الْاِنْسَانِinsan
(579) Mürselât / الْمُرْسَلَاتِmurselat
(581) Nebe’ / النَّبَأِnebe
(582) Nâziât / النَّازِعَاتِnaziat
(584) Abese / عَبَسَabese
(585) Tekvîr / التَّكْو۪يرِtekvir
(586) İnfitâr / الْاِنْفِطَارِinfitar
(587) Mutaffifîn / الْمُطَفِّف۪ينَmutaffifin
(588) İnşikâk / الْاِنْشِقَاقِinsikak
(589) Bürûc / الْبُرُوجِburuc
(590) Târık / الطَّارِقِtarik
(591) A’lâ / الْاَعْلٰىala
(591) Gâşiye / الْغَاشِيَةِgasiye
(592) Fecr / الْفَجْرِfecr
(593) Beled / الْبَلَدِbeled
(594) Şems / الشَّمْسِsems
(595) Leyl / الَّيْلِleyl
(595) Duhâ / الضُّحٰىduha
(596) İnşirâh / الْاِنْشِرَاحِinsirah
(596) Tîn / التّ۪ينِtin
(597) Alak / الْعَلَقِalak
(598) Kadr / الْقَدْرِkadr
(598) Beyyine / الْبَيِّنَةِbeyyine
(599) Zilzâl / الزِّلْزَالِzilzal
(599) Âdiyât / الْعَادِيَاتِadiyet
(600) Kâria / الْقَارِعَةِkaria
(600) Tekâsür / التَّكَاثُرِtekasur
(601) Asr / الْعَصْرِasr
(601) Hümeze / الْهُمَزَةِhumeze
(601) Fil / الْف۪يلِfil
(602) Kureyş / قُرَيْشٍkureys
(602) Mâûn / الْمَاعُونِmaun
(602) Kevser / الْكَوْثَرِkevser
(603) Kâfirûn / الْكَافِرُونَkafirun
(603) Nasr / النَّصْرِnasr
(603) Tebbet / الْمَسَدِtebbet
(604) İhlâs / الْاِخْلَاصِihlas
(604) Felâk / الْفَلَقِfelak
(604) Nâs / النَّاسِnas
Sayfa
Artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez. ﴾ 48 ﴿
Böyle iken onlara ne oluyor ki âdeta aslandan ürküp kaçan yaban eşekleri gibi öğütten yüz çevirip kaçıyorlar! ﴾ 49-51 ﴿
(Uyarıcılardan) öğüt almak yerine onlardan her biri, kendisine, açılmış sahîfeler (ilâhî vahiy) verilmesini istiyor. ﴾ 52 ﴿
Hayır! Aslında onlar âhiretten korkmuyorlar. ﴾ 53 ﴿
Asla! Ama bilsinler ki bu, gerçekten bir öğüttür, uyarıdır! ﴾ 54 ﴿
Dileyen ondan öğüt alır. ﴾ 55 ﴿
Ve Allah dilemeksizin onlar öğüt alamazlar. Sakınılmaya lâyık olan da O’dur, mağfiret sahibi de O’dur. ﴾ 56 ﴿
Kıyâmet Sûresi
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
Sandıkları gibi değil, kıyamet gününe yemin ederim! ﴾ 1 ﴿
Öyle değil, kendini kınayan nefse yemin ederim! ﴾ 2 ﴿
İnsan, kemiklerini toplayıp birleştiremeyeceğimizi mi sanıyor? ﴾ 3 ﴿
Evet, parmaklarına varıncaya kadar yeniden yapmaya gücümüz yeter. ﴾ 4 ﴿
Fakat insanoğlu önündeki zaman içinde de günah işlemeye (bugünden) istekli durur. ﴾ 5 ﴿
“Kıyamet günü ne zamanmış?” diye soruyor. ﴾ 6 ﴿
Göz dehşetle açıldığı, ay tutulduğu, güneşle ay birleştirildiği zaman; ﴾ 7-9 ﴿
İşte o gün insan “Kaçacak yer var mı?” diyecektir. ﴾ 10 ﴿
Hayır, sığınacak bir yer yoktur! ﴾ 11 ﴿
O gün varıp durulacak yer sadece rabbinin huzurudur. ﴾ 12 ﴿
O gün insana yaptığı ve yapmadığı her şey hakkında bilgi verilecektir. ﴾ 13 ﴿
Artık insan, mazeretlerini sayıp dökse de kendine kendisi tanıktır. ﴾ 14-15 ﴿
Onu zihnine bir an önce kaydetmek için, okumada acele etme. ﴾ 16 ﴿
Onu zihninde toplayıp okumanı sağlama işi bize aittir. ﴾ 17 ﴿
O halde onu okuduğumuz zaman sen onun okunuşunu takip et. ﴾ 18 ﴿
Sonra onu anlatmak elbette bize aittir. ﴾ 19 ﴿
فَمَا تَنْفَعُهُمْ شَفَاعَةُ الشَّافِعٖينَؕ
فَمَا لَهُمْ عَنِ التَّذْكِرَةِ مُعْرِضٖينَۙ
كَاَنَّهُمْ حُمُرٌ مُسْتَنْفِرَةٌۙ
فَرَّتْ مِنْ قَسْوَرَةٍؕ
بَلْ يُرٖيدُ كُلُّ امْرِئٍ مِنْهُمْ اَنْ يُؤْتٰى صُحُفاً مُنَشَّرَةًۙ
كَلَّاؕ بَلْ لَا يَخَافُونَ الْاٰخِرَةَؕ
كَلَّٓا اِنَّهُ تَذْكِرَةٌۚ
فَمَنْ شَٓاءَ ذَكَرَهُؕ
وَمَا يَذْكُرُونَ اِلَّٓا اَنْ يَشَٓاءَ اللّٰهُؕ هُوَ اَهْلُ التَّقْوٰى وَاَهْلُ الْمَغْفِرَةِ
وَلَٓا اُقْسِمُ بِالنَّفْسِ اللَّوَّامَةِ
اَيَحْسَبُ الْاِنْسَانُ اَلَّنْ نَجْمَعَ عِظَامَهُؕ
بَلٰى قَادِرٖينَ عَلٰٓى اَنْ نُسَوِّيَ بَنَانَهُ
بَلْ يُرٖيدُ الْاِنْسَانُ لِيَفْجُرَ اَمَامَهُۚ
يَسْـَٔلُ اَيَّانَ يَوْمُ الْقِيٰمَةِؕ
فَاِذَا بَرِقَ الْبَصَرُۙ
وَخَسَفَ الْقَمَرُۙ
وَجُمِعَ الشَّمْسُ وَالْقَمَرُۙ
يَقُولُ الْاِنْسَانُ يَوْمَئِذٍ اَيْنَ الْمَفَرُّۚ
كَلَّا لَا وَزَرَۚ
اِلٰى رَبِّكَ يَوْمَئِذٍۨ الْمُسْتَقَرُّؕ
يُنَبَّـؤُا الْاِنْسَانُ يَوْمَئِذٍ بِمَا قَدَّمَ وَاَخَّرَؕ
بَلِ الْاِنْسَانُ عَلٰى نَفْسِهٖ بَصٖيرَةٌۙ
وَلَوْ اَلْقٰى مَعَاذٖيرَهُؕ
لَا تُحَرِّكْ بِهٖ لِسَانَكَ لِتَعْجَلَ بِهٖؕ
اِنَّ عَلَيْنَا جَمْعَهُ وَقُرْاٰنَهُۚ
فَاِذَا قَرَأْنَاهُ فَاتَّبِعْ قُرْاٰنَهُۚ
ثُمَّ اِنَّ عَلَيْنَا بَيَانَهُؕ
٤٨
٤٩
٥٠
٥١
٥٢
٥٣
٥٤
٥٥
٥٦
سُورَةُالْقِيٰمَةِ
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ
لَٓا اُقْسِمُ بِيَوْمِ الْقِيٰمَةِۙ ١
٢
٣
٤
٥
٦
٧
٨
٩
١٠
١١
١٢
١٣
١٤
١٥
١٦
١٧
١٨
١٩